Neye inanıyorsanız siz osunuz. Ne zaman bir düşünceye sahip olsanız, zihniniz ve bağırsaklarınız bir bileşik (nöropeptit adı verilen) oluşturur. Bu kimyasal kan dolaşımına salınır ve belirli bir şekilde hissetmenize neden olur. Neşeli bir düşünceye sahip olanlar için, mutlu bileşikler (endorfin gibi) yaratırsınız.

Hadi anlayalım

Bu mutlu kimyasallar kan dolaşımınıza girer ve kendinizi harika hissedersiniz. Öfkeli bir düşünceye sahip olanlar için, kan akışına girdikten sonra sizi öfkeli hissettiren öfkeli bir bileşik yaratırsınız. Yani zihniniz ve bağırsaklarınız tıpkı düşüncelerinize bağlı olarak ilaç dağıtan bir eczane gibidir. Bu ilaçlar sadece duygusal olarak nasıl hissettiğinizi değil, aynı zamanda vücudunuzun fizyolojik olarak nasıl performans gösterdiğini de belirler.

Bu nedenle, bir komedi filmi izlediğinizde bağışıklık sisteminizin önemli ölçüde güçlendiği ve haberleri izlediğinizde önemli ölçüde zayıfladığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Benzer şekilde, çoklu kişilik hastalığı gösteren bir beden (yani birçok karaktere ev sahipliği yapan tek bir beden) hangi karakterin başa geçtiğine bağlı olarak kanser olabilir ya da olmayabilir.

Düşünme

Ne düşünüyorsanız osunuz! Doğru düşünürseniz vücudunuz düzgün olur. Yanlış düşünürseniz vücudunuz acı çeker. Peki düşüncenizin doğru yolda olup olmadığını nasıl anlarsınız? Çok kolay! Nasıl hissettiğinizi kontrol edin. Eğer kendinizi mutlu hissediyorsanız, o zaman düşünceniz doğru yoldadır. Stresli, yorgun, bezgin, kıskanç, öfkeli ve zor durumda hissediyorsanız, düşüncenizde bir sorun var demektir ve bunu en kısa sürede değiştirmeniz mantıklı olacaktır.

Örnek olarak, birisi size "hakaret etti". Şöyle düşünüyor olabilirsiniz: "Kimsenin bunu yapmaya hakkı yok. Bu hiç adil değil. Onlar haksız ve ben haklı olduğum için kızmaya hakkım var." Tekrar düşünün! Haklı olmaya mı ihtiyacınız var yoksa akıllı mı olmak istersiniz? Kendi bedeninizi kontrol edin. Nasıl hissediyorsunuz? Kendinizi mutlu mu hissediyorsunuz? Yoksa bir kurban gibi, kızgın, hırslı, yenilmiş ve kırgın mı hissediyorsunuz? Eğer memnun değilseniz, alınmayın ama düşünceniz yanlış.

Dikkate alın

Kendinizi daha iyi hissedebilmeniz için herkesi psikoloğa gönderemezsiniz. Kendinizi nasıl hissettiğinizi değiştirmek istiyorsanız düşüncelerinizi değiştirmelisiniz. Mutluluğa ve sağlığa giden başka bir yol yoktur. Düşüncelerinizi değiştirmek için, kendinizi her yakaladığınızda ve kendi mutsuzluğunuzun farkına vardığınızda, hemen düşüncenizin yanlış olduğunu varsayın. Tek bir mutsuz saniyenizi bile kendinizi haklı çıkararak ya da sizin haklı olduğunuzu ve başkasının haksız olduğunu düşünerek geçirmeyin. Tam tersini varsayın - yanlış düşünüyor olmalısınız (öyle olmasaydınız, kendinizi iyi hissederdiniz!).

Yanılıyorsunuz çünkü gerçekte öyle olmadığı halde özel bir şey seçtiniz. Hiçbir şey kişisel değildir. Bu yüzden hiçbir şeyi özel yapmayın. Sözü, durumu ya da sizi tetikleyen her neyse onu kişiselleştirmeyin. Ona yüklediğiniz her türlü anlamdan sıyrılın. Hiçbir şeyin anlamı yoktur. Anlamlar mevcut değildir ve insanlara, şeylere, durumlara vs. içkin değildir. Yaşadığınız tatsız durum hiçbir şekilde bir anlam ifade etmiyor. Ve bir anlamı olsaydı bile, sizin düşündüğünüz anlama gelmezdi. Bu yüzden buna herhangi bir önem atfetme zahmetine girmeyin. Kişiselleştirmeyin. Minnettarlık, bağışlama ve sevgi içinde hareket etmesine izin verin. Bu yöntemi kullanarak, sizi "kıran" kişiye bir iyilik yapmıyorsunuz. Kendinize iyilik yapıyorsunuz. Affetmek, kendinizi ortaya koymak ve kendinizi sevmek demektir. Çünkü affettiğinizde, zehir içmeyi bırakır ve sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeye başlarsınız.